1924 yılında doğan kemanî bestekâr selahattin inal, 31 sene önce bugün, dünyaya gözlerini yummuştur. fırıncılık yapan ve "çopur" namıyla tanınan hacı şükrü inal'ın oğlu olan selahattin’in annesi nafia hanım, mevlevi şeyhlerinden gürcüzade mehmet efendi'nin kızıdır. ortaokulda iken müzik hocası inal'ın müziğe olan kabiliyetini görüp, teşvik ederek mandolin çalmasını öğretmiştir. daha sonra ise kendi gayreti ile keman çalmayı öğrenmiştir. lise tahsili için ankara'ya gelen bestekâr burada hakkı derman ile tanışarak, musiki bilgisini ilerletmiş ve keman icrasını iyi bir şekilde tatbik etmiştir. ankara'da okurken tanıştığı ve ölümüne birlikte olduğu arkadaşlarından özellikle bestekâr ferit sıdal ile müzik çalışmalarını yoğunlaştırmıştır. istanbul'da bulunduğu yıllarda mânevi hocası hakkı derman'ın büyük teşvik ve desteğini görmüştür. ayrıca dönemin önemli sanatkârları ile tanışarak arkadaşlık etme fırsatı bulmuş ve sanatını geliştirmiştir. 1952 yılında ankara radyosu'na keman sanatçısı olarak giren selahattin inal, vefatına kadar keman sanatçılığı, şeflik ve hocalık yapmıştır.
ilk eseri 1947 yılında, güftesi hüseyin rifat bey 'e ait olan "gönül her gördüğün dildare birden müptelasın" mısraları ile başlayan şiir üzerine yaptığı bestedir. ilerleyen yıllarda; “el çek tabib el çek yaram üstünden”, “tez geçse de her sevgide bin hatıra vardır”, “sesinde şarkısı aşkın figan olup gidiyor”, “dertleri zevk edindim bende neş’e ne arar”, “ahımı hicranımı sakladım gizli tuttum”, “gönül aşkınla gözyaşı dökmekten usandı artık”, “gurbetten gelmişim yorgunum hancı” gibi maruf pek çok esere imza atmıştır.
devrin ünlü sanatçıları benzersiz refâkat tekniği ve ustalığı nedeniyle selahattin inal ile çalışmayı tercih etmişlerdir. zeki müren, muallâ mukadder, ziya taşkent, muazzez abacı, emel sayın, sevim çağlayan, nesrin sipahi ve behiye aksoy başta olmak üzere tanınmış birçok sanatçıya defalarca refakat etmiştir. selahattin inal’ın türk müziğine en önemli katkılarından birisi de özellikle sözlü eserlerin prozodi ve diksiyon hatalarının düzeltilerek trt arşivinin düzenlenmesi ve nota birliğinin temini çalışmalarıdır. sanatçı, 1966 yılından itibaren sanatkârların örgütlenmesi çabalarıyla da dikkati çeker. halil aksoy ve nevzat sümer ile müzisyenleri bir sendika çatısı altında toplamaya çalışmış ve bunda muvaffak olmuşlardır. 70’li yıllardan ölümüne kadar "türkiye müzisyenler sendikası genel sekreterliği" görevini yürütmüştür.
üstâd bestekâr selahattin inal, 7 mayıs 1982 yılında 57 yaşındayken akciğer kanseri sebebiyle vefat etmiş, ankara karşıyaka mezarlığı'na defnedilmiştir. esprili ve hazırcevap bir kişiliği olan selahattin inal, herkes tarafından sevilen ve sayılan bir sanatkâr olarak tanınmıştır.