(1842 – 1895 )
Vaktiyle bir vilâyetimiz olan Hicaz’ın Medine şehrinde doğduğu için Medîneli anlamına gelen “Medenî” lâkabıyla anıldı. On yaşlarında iken, imam olan babası ile Şam’a göçetti. Babasının ölümü üzerine 1856’da geldiği İstanbul’da iyi bir eğitim gördü. Kur’ân’ı ezberleyerek hâfız oldu. Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den musiki öğrendi. Sultan Aziz zamanında sarayın ikinci imamı oldu. Bir müddet Galata Tütün Gümrüğü’nde çalıştı. Albaylığa eş bir sivil rütbe olan Selânik ve Edirne mollalıklarına yükseldi. Bestekârlığından ve hânendeliğinden başka piyano, tanbur, lavta ve ud çalan Aziz Efendi’nin günümüze ulaşan eserleri kırk beş kadardır.