İstanbul’da dünyaya geldi. Eski İstanbul geleneklerini taşıyan ve mûsıkîye gönül veren bir aileye mensup olduğundan, mûsıkî içinde doğdu ve büyüdü. Akademik çalışmayı sevdiğinden, süratle gelişti ve daha 16 yaşlarındayken Aksaray mûsıkî Cemiyeti ve Fatih Türk mûsıkîsi Dernekleri’ni çalıştırdı. İlk bestesini 13 yaşındayken yaptı. Daha çok genç yaşta üne kavuştuğundan, zamanın mûsıkî devleri ile çalışmak, onlardan feyiz almak şansına ulaştı. Onların destek ve teşvikleriyle yoluna devam etti.
Liseyi bitirip Tıp Fakültesi’ne girince, Aynı zamanda konservatuar imtihanına da girdi ve birincilikle kazanarak iki yılda konservatuarı bitirdi, burada hocalık yapması teklif edildi. O sıralarda Üniversite Korosu kurulma aşamasındaydı talebe birliğinden bu koroyu çalıştırması teklif edildiğinde, yaşının henüz çok genç olduğunu ileri sürerek bu teklifi kabul etmedi. Koro yönetimini Dr. Nevzat ATLIĞ yüklendi, Abidin GERÇEKER’de nazariyat derslerini üstlenerek koronun gelişmesinde büyük pay sahibi oldu. Tıbbiyeden mezun olunca askere gitti. Ankara’da yedek subay okulunda koro kurarak salon konserleri ve Ankara Radyosu’nda programlar yaptı. Kura ile Kayseri’ye atanınca, orada da Kayseri mûsıkî Cemiyeti’ni kurdu. O yıllarda besteleri radyoda yayınlanmaya başlamıştı. Askerlik dönüşü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde ihtisasa başladı. Üniversite korosu dağılmıştı, koroyu yeniden toparladı. Dr. Nevzat ATLIĞ’da kendisinden bu hizmeti rica etti. Akademik bir çalışmayla koroyu kısa bir zamanda zirveye çıkardı. Mesud CEMİL, Refik FERSAN, Cevdet ÇAĞLA, Münir Nurettin gibi üstatlarla birlikte uzun yıllar çalıştı. Radyoda, salon konserlerinde, yurt içinde verdiği konserlerle mûsıkîmize hizmet verdi. Bu korodan büyük müzisyenlerin yetişmesine yardımcı oldu.
Meslekî çalışmalarında ilerlemek için yurt dışına gitmesi gerektiğinde koroyu başkasına devretmek zorunda kaldı. Almanya’da Freiburg Üniversitesi’nde çalıştığı sırada aldığı bir teklifle Freiburg Yüksek Müzik Akademisi’nde Türk mûsıkîsi dersleri verdi. Orada bestelediği batı mûsıkîsine açık eserlerle takdir topladı. Yurda dönünce doktorluk mesleğini ön planda tuttuğundan, mûsıkî ile uğraşmak fırsatını bulamadı. Bu arada öğrencilerinin mûsıkîde birer otorite olduklarını görmenin kıvancını yaşadı. Bazı öğrencileri politikaya atılmışlar ve hatta bakan olmuşlardı, kendisine bir Devlet Korosu kurması için ısrarda bulunmalarına rağmen mesleğinde kalmayı tercih etti. Emekli olunca eski talebelerinin daveti üzerine, amatör çalışmaların her zaman yanında olması hasebiyle onları kırmayarak bir koro kurdu. Henüz iki yıllık bir koro olmasına rağmen, iddialı ve büyük ses getiren konserler verdi ve hâlâ vermektedir. Bu güne kadar tescil edilmiş 800 civarında bestesi vardır ve bu besteler klâsik, beste, semâî, kâr, kârçeler, şarkı tarzının her formu, koşma, türkü, köçekçe, marşlar, saz eserleri ve dinî eserler de olmak üzere her makam ve usulde eserler olmakta ve bilhassa ünlü şairlerimizin ünlü eserlerini de ihtiva etmektedir.